Dolbear Yasası: Cırcırböceğinin Ötüşünden Hava Sıcaklığını Tahmin Edebilirsiniz
  1. Ana Sayfa
  2. Kafalar Zehir

Dolbear Yasası: Cırcırböceğinin Ötüşünden Hava Sıcaklığını Tahmin Edebilirsiniz

Cırcır Böceğinin 8 Saniyedeki toplam ötüş sayısına 5 Ekleyerek Ortam Sıcaklığını bulabilirsiniz. Buna Dolbear Yasası diyoruz.

Dolbear’ın makalesine göre;

Cırcır böceğinin ötüş hızını tamamen hava sıcaklığı belirliyor gibi görünüyor. Öyle ki, dakikadaki ötüş sayısı bilindiğinde hava sıcaklığı kolaylıkla hesaplanabilir.

Dolbear, hava sıcaklığının, cırcır böceğinin ötüş hızı ile dığru orantılı olduğunu şu formül ile ortaya koyuyor:

Formülde N60 bir dakikadaki duyulan ötüş sayısı, Tf, Fahrenheit cinsinden ortam ve hava sıcaklığıdır.

Dolbear makalesinde bahsedilen formül, karlı ağaç cırcır böcekleri için en iyi sonucu verir, ancak çayır cırcır böcekleri için de uygulanabilir.

Çayır böcekleri için ortaya çıkan sonuç genellikle 1/2 derece farklı olsa da gerçeğe çok yakındır.

Cırcır Böcekleri Stridülasyon yoluyla kendilerine özgü sesler çıkarırlar. Sesin üretimi için kanatlar sürtünür, bu da kas kasılmalarından kaynaklıdır. Kas kasılmaları da vücut içinde meydana gelen sıralı kimyasal reaksiyonların sonucudur.

Böylece ötüş sıklığı, vücut içerisindeki bu kimyasal reaksiyonların hızlı yada yavaş olmasına bağlı olarak değişir. Arrhenius’un eşitliğine göre kimyasal reaksiyonların hızı çevre sıcaklığına bağlıdır.

 

Evrim Ağacı’nın haberine göre ise:

Dolbear Yasası: Efsanevi Müzik Grubu Queen ve Bir Cırcır Böceği, Kimya Hakkında Bize Ne Öğretir?

Eski bir müzisyen şakası şöyle der: “Üç tip davulcu vardır: Sayabilenler ve sayamayanlar.”

Müziğin eski çağlardan beri bazı ruhsal sorunların tedavi edilmesinde gerek ana etken, gerekse yardımcı olarak kullanıldığını bilmekteyiz. Günümüzde de benzer çalışmalar sürdürülmekte ve müzik terapisi doktorlar tarafından tavsiye edilmektedir. Bunu belki de tıbbın söylemesine gerek kalmadan bizler zaten uygulamaktayız. Stres altında kaldığımızda, öfkelendiğimizde veya konsantrasyon sorunları yaşadığımızda müziğin bize yardımcı olacağını umuyoruz.

Bazen müziğe öylesine kendimizi veriyoruz ki; bizi tedavi etmesinden öte, çevremizdeki birtakım olaylar da ona uyum sağlıyormuş gibi geliyor. Örneğin kulaklık ile dinliyorsanız çevrenizde müziği duymayan insanların hepsinin olmasa da birkaçının, müziğin ritmine göre yürüdüğünü sanabiliyorsunuz. Yolculuk sırasında, elektrik direkleri müziğin ritmine uyuyormuş gibi geliyor ki, belki de beyniniz siz istemeden hızınızı elektrik direklerine göre ayarlıyor da olabilir.

Bazense, yazın bir gölgenin altında kendi kendinize müzik dinlerken, cırcır böceklerinin dinlediğiniz şarıkının ritminde cırladıklarını farkediyorsunuz. Hayvanların, hele ki böceklerin, bilinçli bir şekilde ritim tutma gibi bir becerilerinin olmadığı biliniyor. Muhabbet kuşlarının kafa sallaması veya köpeklerin pati vurması, biraz onların taklit yeteneği; biraz da bizim rastlantıları anlamdırma içgüdümüz sonucu. Ancak cırcır böcekleri, ritmi atlamadan, adeta elektrikli bir metronom gibi cırlamaktadırlar. Sanki zamanı eşit parçalara bölebiliyor gibidirler. İnsanlar da zamanı eşit parçalara bölebilirler. Saniyeler, dakikalar, saatler insan icadıdır. Zamanı bölme ihtiyacının nedenleri değil, zamanı bölebilme yeteneğimiz bizim bu yazımızdaki ana konumuz.

 

 

"Hislerimi Yazıya Dökmeye Gerek Yok" diyenlere Emojiler...

Yorumlarınız Çok Değerli

Üzgünüm. Bu içerik Yorumlara Kapalı