Komşumuz Andromeda Galaksisini Ne Kadar Tanıyoruz?

Uzay Yolculuğundaki en uzak ve en yakın hedefimiz Andromeda galaksisi. Peki bu galaksi hakkında neler biliyoruz?

Andromeda Galaksinin Tarihçesi
Andromeda Galaksisi tarihte ilk defa 964 yılında Farsi astronomi olan. Abdul el-Rahman es-Sufi tarafından sabit yıldızların suretleri kitabında “küçük bulut” isminde kayda geçiriliyor. Samanyolu ile Andromeda galaksisinin bir araya gelmesi vesilesiyle internette her ne kadar çarpışma olarak söz edilse de bu esasen bir birleşmedir. Bilim adamları aradaki bu muazzam aralıklar nedeniyle yıldızların birbiri ile çarpışmasını ihtimal olarak görüyorlar.

Ayrıca Andromeda Galaksisi Messier 31, NGC 224 ve M31 olarak da bilinmektedir. Mitolojik bir ifade olan Andromeda’nın türkçedeki manası zincire vurulmuş kız demektir. Andromeda bir takım yıldızında mevcut olan bir sarmal galaksidir. Uzay spitzer teleskobu analizin baz alındığında bir trilyon yıldıza sahiplik yapılmaktadır. Andromeda Galaksisinin, Samanyolu galaksisi ile mesafesi 2,54 milyon ışık yılıdır. 2006 yılındaki ölçümler baz alındığında Samanyolu, Andromeda’nın kütlesinin hemen hemen %80’ine sahiptir. Andromeda’nın başka bir özelliği de Dünya’dan çıplak gözle gözlemlenebilen en uzakta yer alan gök cismi olmasıdır.

M31 ( Andromeda Galaksisi ) Nerededir ve Ne Demektir?
Andromeda Galaksisi, Messier 31, M31 ya da NGC 224 adı ile bilenen mitolojik bir terimdir. Bu kelimenin kelime anlamı ise zincire vurulmuş kız demektir. Andromeda sarmal bir galaksi olma özelliği beraberinde takımyıldızı içerisinde yer almaktadır.

Andromeda’nın Özellikleri Şunlardır
Andromeda Galaksine özenle bakıldığı sürece çıplak göz ile görülebilme ihtimali vardır. Samanyolu Galaksisi ile Andromeda Galaksi 4.5 milyarlık süre içerisinde büyük bir merceksi ve eliptik galaksi oluşturduğu ifade edilmektedir. Aynı zamanda Andromeda Galaksisinin içinde hemen hemen Güneş kadar parlak düzeyde. 1010 yıldızın mevcut olduğu düşünülmektedir. Özellikle de son zamanlarda Andromeda Galaksisi içerisinde yer alan kara delikler; yıldızları ve farklı gök cisimleri ile paralel birbirinden farklı çalışmalar sağlanmaktadır. Bu galaksi çift çekirdeklidir.

Andromeda galaksisini görebilmek adına; gökyüzü haritası baz alınarak Andromeda takımyıldızı bulunmaktadır. Galaksi, aslında büyük Pegasus kardeşinin hemen sol yanındadır. Andromeda Gökadasının daha kolay bulunması, tam karanlıkta gözlemlenebilmesine bağlıdır.

Bu Andromeda’nın gece gökyüzü eşliğinde dolunaydan 6 katlık bir düzenekte daha kapsamlı göründüğünü bilmek birçok insanı şaşırtmakta. Bu galaksi “Orta Kuzey” enlemlerinden, her gecenin bazı dönemlerinde, her yıl boyunca gözlemleyebilirsiniz. Yalnız çoğu insan Andromeda galaksisini ilk olarak Kuzey sonbaharında, gökyüzünde karanlık zamanlarda şafağa kadar izlemlenebilecek yükseklikte olduğunda görülür.

Ağustos ayı sonu ile Eylül ayı başı zamanında, yerel akşam ile gece yarısında, galaksiyi aramaya başlayabilirsiniz. Andromeda ve Samanyolu galaksileri saniyede yaklaşık olarak 100 km. hız oranında birbirlerine yaklaşmaktadırlar. Neredeyse 5 milyar yıl sonunda iki galaksinin çarpışacakları tahmin edilmektedir. Hatta bu süre muhtemelen güneş’in ömrünü tamamlaması zamanına denk gelir.

Andromeda aracılığıyla yayılan enerjinin %3’ü kızılötesi bölgede yer almaktadır. Samanyolu Galaksisi için ise bu oran %50 oranındadır. Bu değer neredeyse yıldız oluşum hızı ile doğru orantılıdır, bu sebepten dolayı Andromeda’da düşük, Samanyolu’nda yüksektir.


Vikipedia’da Andomeda Galaksisi

Andromeda Galaksisi, Andromeda Takımyıldızı’nda bulunan sarmal bir galaksidir. Mitolojik bir kavram olan Andromeda’nın Türkçedeki karşılığı, zincire vurulmuş kız anlamına gelmektedir. Ayrıca Messier 31, M31 ve NGC 224 olarak da bilinir. Galaksi, Spitzer Uzay Teleskobu’ndan elde edilen verilere göre bir trilyon yıldıza ev sahipliği yapmaktadır.[5] Samanyolu galaksisi ile arasındaki uzaklık yaklaşık olarak 2,54 milyon ışık yılıdır. 2006 ölçümlerine göre Samanyolu, Andromeda’nın kütlesinin ancak ~80%’ine sahiptir. Andromeda’nın bir diğer özelliği ise çıplak göz ile Dünya’dan görülebilen en uzak gök cismi olmasıdır. Ayrıca Samanyolu’na en yakın büyük galaksidir.

Samanyolu ve Andromeda galaksilerinin yaklaşık 4.5 milyar yıl içinde, dev bir eliptik veya merceksi galaksi oluşturacak şekilde birleşmeleri beklenmektedir.[6]

Keşif ve Gözlemler
Andromeda Galaksisi, ilk defa M.S. 964 yılında İranlı astronomu Abdurrahman el-Sufi tarafından çıplak gözle gözlenmiştir. “Küçük Bulut” olarak adlandırdığı bu cismi “Sabit Yıldızlar” adlı eserinde tanımlamıştır. 1612 yılında Simon Marius, Andromeda’nın ilk çizimini yayınladığında, Charles Messier (1764) Al-Sûfî’nin bu çalışmasından habersiz olarak bunun yeni bir bulutsu olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine Andromeda bulutsusu Messier Kataloğuna “M31” olarak kaydedilmiştir.

Andromeda Galaksisi ile ilgili ilk modern araştırmalar 100 yıl kadar önce fotoğraf tekniğinin ve dolayısıyla daha sönük kaynakları inceleme ve kaydetme olanaklarının gelişmesi ile başlamıştır. Isaac Roberts, Andromeda’nın spiral yapısını gösteren ilk fotoğraflarını 50 cm’lik teleskopu ile çekmiştir. O dönemde dışgalaksilerin varlığı bilinmediğinden, fotoğraflarda sarmal kolların dışında bulunan sönük yıldızların açıkça görülmesine rağmen, bunun bir galaksi olabileceği düşünülmemiştir. Aksine Andromeda’da bulunan Büyük Bulutsu’nun zamanla yoğunlaşarak gezegen sistemine sahip bir yıldız olacağı düşünülmüştür. Aralarında Edwin P. Hubble’ın da bulunduğu birkaç araştırmacı, Samanyolu’nun ötesinde yıldız sistemlerinin olabileceği fikrini ileri sürmüşlerdir.

1925 yılında Hubble, NGC 6822 Galaksisi’ni gözlemleyerek, bunun bir “uzak yıldızlar topluluğu” olduğunu göstermiştir. Bu çalışmalar sırasında Andromeda Bulutsusu’nda bulunan büyük sarmal yapı Hubble’ın dikkatini çekmiştir. Hubble çektiği fotoğraflarda sarmal yapının karın bölgesini sıkıca saran sarmal kolları görmüş ve bu kolların binlerce yıldız ve toz bulutlarından oluştuğunu fark etmiştir. Hubble’ın Andromeda galaksisi ile ilgili bulguları ilk defa 1929 yılında “Yıldız Sistemine Benzer Sarmal Galaksi” başlıklı makalesinde yayınlamıştır.


Baade’nin Keşifleri
1940’lı yıllarda Alman astronomlardan Baade, Mount Wilson’da bulunan 250 cm’lik teleskop ile Andromeda Galaksisi’ni gözlemledi. Çalışmalarının sonucunda iki önemli buluş gerçekleştirdi. Bunlardan birincisi, 1944 yılında Los Angeles’ta, savaş sırasında savunma amaçlı olarak sık sık yapılan karartma tatbikatları sırasında ortaya çıktı. Baade, karartma gecelerinde gökyüzünün doğal karanlığı içerisinde Andromeda Galaksisi’nin daha sönük özelliklerininin fotoğraflarını çekme fırsatını buldu. Sarmal kollarda bulunan yıldızlar net olarak görünmelerine rağmen parlak olan orta kısım fotoğraflarda belirsizdi. Baade, orta kısımda bulunan yıldızların görünmemesini, ikisi yakın, ikisi daha uzakta bulunmak üzere dört küçük yoldaş galaksinin varlığı ile açıklamıştır.

Baade fotoğraflarında kırmızı filtre kullanarak ve uzun poz süresi vererek Andromeda Galaksisi’nin resimlerini elde etmiştir. Fotoğraflar Andromeda Galaksisi’nin merkezini ve dört yoldaşını aydınlatmakla kalmamış, aynı zamanda Baade’nin iki tür yıldız popülasyonunu ayırt etmesini sağlamıştır. Daha önceki resimlerde sönük olarak görünen kırmızı dev yıldızlar, Baade’nin yeni fotoğraflarında net bir şekilde görünmektedir. Bunları “Popülasyon-II” türü yıldızlar olarak adlandırmış ve bu yıldızların Samanyolu’da bulunan küresel kümelerin içindeki kırmızı dev yıldızlar ile aynı olduğunu fark etmiştir.

Popülasyon-II sınıfında bulunan yıldızlar Andromeda Galaksisi’nin merkezinde ve galaktik disk düzleminde dağılmış olarak küresel kümelerde bulunmaktadır. Galaksi genelinde bu tür yıldızlar Popülasyon-I türü yıldızlara oranla kütle bakımından baskındırlar. Yapılan araştırmalar, Popülasyon-II yıldızlarının 12 milyar yaşında olduklarını göstermektedir. Popülasyon-I yıldızları ise ağırlıklı olarak Andromeda Galaksisi’nin sarmal kollarında yer alan, daha genç ve parlak mavi yıldızlardır.

Baade’nin ikinci buluşu 1952 yılında Andromeda Galaksisi’nde bulunan Sefe değişen yıldızlarını incelemesi ile gerçekleşmiştir. Bu çalışmasında Baade, Shapley’in Büyük Macellan Bulutsusu üzerinde yapmış olduğu Sefe’lerin özhareketlerini inceleyerek saptadığı uzaklık ve mutlak parlaklık bağıntısını, Andromeda galaksisine uygulamıştır.


Uzaklık ve geometrik özellikler
Andromeda Galaksisi’nın sarmal kollarında bulunan Sefeid-I türü değişen yıldızların incelenmesinden, bu galaksinin Samanyolu’na olan uzaklığının yaklaşık 765 kpc olduğu ortaya çıkarılmıştır. Elde edilebilen kaliteli fotoğraflardan Andromeda Galaksisi’nin görünür çapının 2″.4 kadar olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu değer, sarmal kollarda yer alan parlak mavi ve beyaz yıldızların fotoğraf plaklarında oluşan görüntülerinden hesaplamıştır. Ancak, daha sönük olan kırmızı yıldızlar görülemediğinden, galaksinin gerçek çapının bu miktardan iki kat daha büyük olduğu düşünülmektedir. Galaksinin mikrodensitometre[not 1] incelemeleri sonucu sarmal diskin fotoğraf plakları üzerinde görünen görüntüsünün iki katı kadar büyük olduğu ve gerçek çapının 4″.8 olduğu hesaplanmıştır. Galaksinin konumu ve uzaklığı dikkate alındığında gerçek lineer boyutunun 120.000 ışık yılı kadar olduğu görülmektedir.

Uzaklık Kanıtı
Hubble, Andromeda Galaksisi’nin sarmal kollarının içinde bulunan 40 adet zonklayan yıldız yardımıyla, galaksinin uzaklığını hesaplamıştır. Galaksinin fotoğraflarını inceleyerek bu yıldızların belirli dönemlerle söndüğünü ve parladığını göstermiştir. Hubble bu yıldızların Samanyolu’nda bulunan “Sefe Değişen Yıldız” türleri ile aynı olduğunu tanımlamıştır. (Başlangıçta farklı tür zonklayan yıldız türü üzerinden hesap yapılmışsa da daha sonra bu hata giderilmiştir.) Konu ile ilgili olarak, Harlow Shapley (1930), Sefe değişen yıldızları ile cisimlerin uzaklığının bulunabileceğini belirtmiştir. Shapley, dönem ve görsel parlaklık bağıntısı olarak kullanılan Sefe’lerin özhareketlerini istatistiksel yöntemlerle incelemiş ve bu yıldızların paralaksını ve dolayısıyla uzaklıklarını bulmuştur. Ayrıca, Pogson formülü yardımıyla Sefe’lerin mutlak parlaklıklarını da elde etmiştir. Hubble, Shapley’in bulduğu dönem ve parlaklık bağıntısından yaralanarak Andromeda sarmalının Dünya’dan yaklaşık 1 milyon ışık yılı uzaklığında olması gerektiği sonucuna varmıştır. Günümüzde modern teknoloji ile yapılan çalışmalar sonucunda, Andromeda Galaksisi’nin, Hubble’ın hesaplamalarının iki katından daha fazla, 2.2 milyon ışık yılı uzaklıkta olduğunu göstermektedir.


Dönüşü
Andromeda Galaksisi’nin dönmesi, görsel ve radyo dalga boyundaki tayfının incelenmesinden elde edilebilir. Görsel analiz, M31’in çekirdeğinin her iki yanındaki yıldızların yayınladığı ışınımların tayfsal çizgilerinin Doppler kayması özelliklerinin ölçülmesi ile elde edilir. Andromeda Galaksisi’nin çekirdeğin her iki yanında 65′ ila 70′ açısal uzaklığına kadar çekirdeğin dönmesi bir katı cisim hareket etmektedir. 70′ dan 155′ ya kadar her iki yanda dönme hızı, uzaklık arttıkça azalmaktadır. Zira bu dış kısımlar, çekirdek etrafında Kepler kanunlarına göre dönmektedir.

Kütlesi
Newton çekim kanununu ve gözlenen dönme hızlarını kullanarak, Andromeda’nın Galaksi’nin kütlesinin 2×1011 M⊙ kadar olduğu hesaplanmıştır. Bununla beraber, bu kütle miktarı, radyo ışınım analizinden elde edilen kütleden biraz küçük çıkmaktadır. Andromeda Galaksisi’nde yıldızlar arası hidrojen bulutlarının ortalama radyal hızı 8 km/s kadardır. Bu hız değerine karşıt olarak 4,1×1011 M⊙ kadar bir kütle hesaplanmıştır. 21 cm çizgisinin analizinden M31’de bulunması gereken yıldızlararası hidrojenin kütlesinin, toplam kütle değerinin yaklaşık yüzde 1,3’ü kadar olacağı saptanmıştır.

Yapısı
Andromeda Galaksisi’nin düzlemi, bakış doğrultumuza dik olmadığından, daralmış ve çevresi elips şeklinde görünmektedir. Teorik hesaplamalarla Andromeda’nın genişliğinin, 100.000 ışık yılı kadar olan uzunluğundan biraz daha küçük olduğu saptanmıştır. Mutlak parlaklığı -21,1m kadir olup, Güneş’ten yaklaşık 24 kadir kadar daha parlaktır. Bu da, içinde Güneş kadar parlak olan, en az 1010 adet yıldızın varlığını gerektirir. Bununla beraber, Güneş’ten daha sönük olan yıldızların saptanmalarının güçlüğü ve görünen ışınıma pek az katkıda bulunmaları olasılıkları nedenleri ile hesaplanan bu sayı yalnızca bir alt limittir. Dolayısıyla, Andromeda Galaksisi’ndeki yıldızların toplam sayısı, içinde 1011 Güneş kütlesi bulunan Galaksimizin içindeki yıldızların sayısından en az iki kat kadar daha fazla olmalıdır.


Sarmal Kollar

Andromeda Galaksisi’nin incelemelerinde, sarmal kolların çok az dallanma gösterdiği, daha ziyade basit bir sarmal yapıya sahip olduğu ve yapı bakımından Samanyolu’na benzediği anlaşılmaktadır.

Andromeda Galaksisi’ni çok ayrıntılı olarak inceleyen Baade, merkezden uzaklıkları 21 kpc ile 0,3 kpc arasında değişen, yedi adet sarmal kolun varlığını saptamıştır. Çekirdeği hem kuzey hem de güney tarafından sarmalayan bu kollar, Samanyolu Galaksisi’nde olduğu gibi aynı tür yıldızlar, toz ve gazlar, Sefe değişenleri ve açık kümeleri barındırmaktadır.

Andromeda Galaksisi’nde, en dıştaki kolda yer alan dağınık mavi üst dev yıldızlar, yıldızlararası gaz ve tozların olmaması veya yoğunluklarının çok az olması nedeniyle açık bir biçimde gözlenebilmektedir. Her ne kadar bu dış kolda gaz ve tozun bulunduğu şüphe götürmez bir gerçek ise de, bu yıldızlararası maddenin ışınımı gözlenemeyecek kadar sönüktür.

Beşinci ve dördüncü kollarda, merkezden 12 ila 9 kpc uzaklıklarda, içinde yedinci koldaki gibi mavi üst dev yıldızlarının hakim olduğu, buna ek olarak yıldızlar arası maddenin belirginleştiği ve Popülasyon-I türü yıldızlarının maksimum sayılara ulaştığı görülmektedir.

Merkezden uzaklıkları 5 kpc’den 2 kpc’ye kadar olan üçüncü ve ikinci sarmal kollarda, H II bölgeleri görülmeye başlar. Bu kollarda Popülasyon-I devleri sayıca çok daha azdır.

En içteki sarmal kolda, Popülasyon-I üst devleri görülmez, fakat H II bölgeleri açık olarak göze çarparlar.

Baade’nin belirtmiş olduğu toz ve gazlar ile Popülasyon-I yıldızlarının arasındaki bağlantı, Andromeda Galaksisi’nin sarmal kollarında açıkça görülmektedir. Bu H II bölgelerinin ve onların görünmesine mani olan çok parlak O ve B yıldızlarının sarmal kolların tozları arasında olduğu onların çok fazla kırmızılaşmış olmalarından anlaşılmaktadır.

Yıldızlararası Ortam
Andromeda Galaksisi’nin yıldızlararası maddesi sarmal kollarda toplanmış olduğu, küresel kümelerde kırmızılaşmanın H II bölgeleri ile kıyaslandığında, yokluğu veya yok denecek kadar azlığı ile açıkça görülmektedir[7]. Galaksi içerisinde dağılmış, fakat özellikle çekirdek civarında yoğunlaşmış olan küresel kümeler, sarmal yapı ile hiç ilgili değildir. Galaksinin bizden uzak olan tarafında bulunan küresel kümelerde biraz kırmızılaşma vardır. Bu kırmızılaşma küresel kümelerden gelmekte olan ışığın Andromeda Galaksisi’nin düzleminden geçerek bize ulaşması sonucu ortaya çıkmaktadır. Çok fazla kırmızılaşan birkaç küresel küme ise, galaksinin hemen hemen yatay düzleminde bulunan ve bundan dolayı da tozlar tarafından büyük ölçüde karartılmış olanlardır.

Andromeda Galaksisi’ndeki küresel kümelerle ilgili bu gözlemler, galaksideki Popülasyon-II novaları üzerinde yapılan araştırmalar ile uyuşmaktadır. Gözlenmiş olan 25 novadan sadece bir tanesi fark edilebilir derecede kırmızılaşma göstermektedir. İlginç olan bu novanın beşinci kolda olması ve böylece ışığı bize gelmeden önce koldaki tozlardan geçmesidir. Bu kolu çekirdeğe doğru takip edecek olursak, dış bölgelerine bol miktarda Popülasyon-I Süper dev yıldızları bulunmasına karşılık, bunların çekirdeğe doğru sayıca azalmakta ve birdenbire yok oldukları görülmektedir. Bununla beraber, sarmal kol, çekirdeğin içine doğru bir toz kolu şeklinde devam etmektedir.

Yıldız Oluşumu
Andromeda Galaksisi’nin sarmal kollarındaki bütün maddelerin incelenmesi sonucu, sarmal kolların bu büyüklükteki bir galaksinin toplam ışığına katkısının yüzde 20’den daha az olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Diğer bir deyişle, sarmal kollardaki Popülasyon-I yıldızları galaksinin toplam kütlesinin yalnızca küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Bu durumun gaz ve tozlar için de doğru olması gerektiğinden, ileride oluşması beklenen yeni yıldızlar için gerekli madde miktarının çok az kaldığı ortaya çıkmaktadır. Andromeda ve bizim galaksimizde nötr hidrojenin 21 cm’deki çizgisinin analizi ile, yeni yıldızların oluşumuna elverişli olan madde miktarının, bu iki galaksinin toplam kütlesinin yüzde 2’sinden daha fazla olmamaktadır. Buradan, Andromeda Galaksisi’nde yıldız oluşumu döneminin az çok bitmek üzere olduğu ve bu sarmal sistemlerdeki yıldızların çoğunluğunun uzun bir süre önce meydana gelmiş olduğu sonucu çıkarılabilir. Şüphesiz, eğer bu galaksilerin büyük kısmını meydana getiren Popülasyon-II yıldızları, evrimleri süresince yeterli madde dışarıya atıyorlarsa, uzaya atılan bu madde toz ve gaz mevcudunu yenileyebilir.

Yıldızların Dağılımı
Andromeda Galaksisi’nin çekirdeğinin içinde sadece Popülasyon-II yıldızları bulunduğu ve toz olmadığına ilk defa Baade (1944) belirtmiştir. Andromeda’nın çekirdeğindeki yıldızlar Popülasyon-II türünden sarı ve kırmızı devler olup merkezden dışarıya doğru galaksinin kollarına kadar izlenebilmektedir. Popülasyon-II yıldızları, yassı diskin her yerinde ve hatta gözlenebilen en dıştaki sarmal yapının da ötesindeki bölgelerde bulunmaktadır. Baade, Popülasyon-II yıldızlarını galaksinin küçük ekseni boyunca inceleyerek bu yıldızları dışarıya, merkezden 45o uzağa kadar izlemeyi başarmıştır. Merkezden dışarıya doğru büyük eksen boyunca gidildiğinde, Popülasyon-II yıldızlarının yoğunluğu az çok galaksinin parlaklığı ile aynı şekilde azalır (kolları göz önüne almadan). Büyük eksen boyunca Popülasyon-II yıldızları merkezden 2o uzaklığa kadar izlenebilmiştir, ancak kırmızıya duyarlı fotoğraf plaklar kullanıldığında çok daha uzak mesafelere uzanabilmektedir. Andromeda Galaksisi’nin ana diski çoğu Popülasyon-II sınıfından olan kırmızı ve sarı dev yıldızlardan oluşmaktadır.

Popülasyon-II dev yıldızları ile karışmış olarak, M67 gibi açık kümelerde bulunan dev yıldızlar da vardır. Bunlar diskteki yıldızların çoğunluğunu meydana getirebilir ve diskten gelen ışığın büyük kısmını (sarmal kolları göz önüne almadan) açıklayabilir. Fakat en parlak disk yıldızları şüphesiz Popülasyon-II’nin kırmızı dev yıldızlarıdır. Bu iki tip kolayca birbirinden ayırt edilebilir çünkü Popülasyon-II yıldızları, normal dev yıldızları ile karşılaştırıldığında metal yönünden fakirdirler. Diskin bu yapısı, uzun süre poz verilmiş kırmızıya duyarlı fotoğraf plakların incelemesi sonucunda görülmüştür. Bu fotoğraf plakları üzerinde, sarmal kollar arasındaki bölgelerin, dışarıya doğru giderek sayıları azalan, yoğun Popülasyon-II dev yıldızları ile dolu olduğunu görmekteyiz. Bu analize göre galaksinin sarmal kolları, ince gaz, toz tabakaları ve diskin içerisine gömülü Popülasyon-I türünden O ve B süperdev yıldızlarından ibarettir.

Radyo ışınımı
21 cm çizgisi büyük eksen boyunca yani sarmal kollar incelenebilmektedir. Bu ışınım, çekirdeğin iki yanından yaklaşık 3o uzaklığa kadar izlenebilmekte ve buradan, galaksinin bu dış kısımları için dönme yasasını hesaplanabilmektedir. M31’in merkezinden 8,7 kpc kadar uzaklıkta 21 cm çizgisi keskin maksimuma sahiptir. Baade işte tam buraya Andromeda’nın içinde Popülasyon-I yıldızları, gaz ve tozun maksimum yoğunluklarında oldukları dördüncü sarmal kolunu koymuştur. M31 etrafında bir radyo halosu bulunmaktadır. Radyo dalga boyunda yapılan gözlemler sonucunda; radyo dalgalarının kaynağının, galaksinin düzleminden büyük uzaklıklara kadar dağılmıştır, ve düzleme dikey olarak 10 kpc’den daha fazla uzağa giden hemen hemen küresel bir sistem meydana getirmektedir. Radyo dalgaları ile tayin edilmiş olan Andromeda’nın gerçek boyutu görsel boyutundan çok daha büyük olup, galaksinin radyo kaynakları barındıran kısmı çapı 100 kpc kadardır.

Kaynakça:
^ a b c d e f “NASA/IPAC Extragalactic Database”
. Results for Messier 31. 14 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi
. Erişim tarihi: 1 Kasım 2006.
^ a b c “Students for the Exploration and Development of Space”
. Revised NGC Data for NGC 224. 6 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi
. Erişim tarihi: 8 Eylül 2011.
^ Young, K. (6 Haziran 2006). “The Andromeda galaxy hosts a trillion stars”
. New Scientist. 26 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi
. Erişim tarihi: 8 Haziran 2006.
^ Jensen, Joseph B.; Tonry, John L.; Barris, Brian J.; Thompson, Rodger I.; Liu, Michael C.; Rieke, Marcia J.; Ajhar, Edward A.; Blakeslee, John P. (Şubat 2003). “Measuring Distances and Probing the Unresolved Stellar Populations of Galaxies Using Infrared Surface Brightness Fluctuations”
. Astrophysical Journal. 583 (2). ss. 712-726. doi:10.1086/345430
. 10 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi
. Erişim tarihi: 8 Şubat 2009.
^ “Andromeda Galaxy contains over a trillion stars”
. New Scientist. 26 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi
. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2011.
^ Nadia Drake (24 Mart 2014). “Milky Way Has 4 Billion Years to Live — But Our Sun Will Survive”
. National Geographic. 9 Kasım 2018 tarihinde kaynağından
arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Kasım 2020.
^ H. Arp (1964). “Andromeda Nebula from a Spectroscopic Survey of Emission”
. Astrophysical Journal. Cilt 139. s. 1045. doi:10.1086/147844
. 12 Ekim 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi
. Erişim tarihi: 26 Mart 2009.

"Hislerimi Yazıya Dökmeye Gerek Yok" diyenlere Emojiler...
  • 0
    alk_la
    Alkışla
  • 0
    yan_nday_m
    Yanındayım
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim