Nereden Geldik-Nereye Gidilecek
Yaratıcımız olan Kuantlar bizi evrensel sistemle bağlantı içinde tutarlar.
Bunu Nötrinoların şu önemli davranışlarından anlamaktayız.
Nötrinolar, içinden geçtikleri varlıklarla etkileşimleri süresinde çok yüksek düzeyde enerji potansiyeline ulaşabiliyorlar ve uygun bir ortamdaki bir atom çekirdeğiyle karşılaştıklarında, onu parçalayıp, güçlü-etkileşim kuvveti etkisiyle davranan quark (kuark) öğelerinden oluşan çok enerjik yeni öğeler oluşumuna yol açıyorlar.
Şekil 70 Nötrino gibi çok küçük bir atom-altı-öğesi, çok büyük oluşumlara yol açabilmektedir.
Bu durum 1974’de Brookhaven National Laboratory’de yeni ve çok enerjik bir atom-altı-öğesinin keşfine yol açmasıyla anlaşılmıştır. Şekil o anki gözlem odasının anlık görüntüsünü göstermektedir.
Gözlem odacığına alttan sadece nötrinolar girebilmektedir, çünkü oda başka öğe girişini tamamen engelleyecek şekilde yalıtımlıdır. Bunlardan biri (A) noktasında bir protonla çarpışır. Çarpışma sonunda 6 öğe ortaya çıkar: 1 negatif muon, 3 pozitif pion ve 1 negatif pion; ve bir nötr Λ(0).
(B) noktasında pozitif pion çevresiyle etkileşerek bir elektron yayar; (C) noktasında negatif muon çevresiyle etkileşerek daha enerjik bir elektron yayar.

Λ(o) öğesi D’de çevresiyle etkileşime girip, bir negatif pion ve bir protona dönüşür. Yani tüm diğer atom-altı öğeleri gibi, çok kısa ömürlüdür. (Charmed-Sigma olarak tanımlanan Λ(0) öğesi üç kuarktan oluşur, ancak proton veya nötron gibi normal up ve/veya down kuarklar haricinde üçüncü kuark olarak “Charme” olarak bilinen daha ağır (enerjik) bir kuark taşır.)
Bu olay bir gözlem odasında geçekleşmiş ve normal olarak içinden geçtikleri maddelerle etkileşmeyen nötrinolardan biri, güzergâhı boyunca geçtiği ortamlardan öylesine etkilenmiş ki, bu gözlem odasının (A) noktasına vardığında 13 milyar elektron-voltluk bir enerji düzeyine ulaşmış ve o noktada rastladığı protonun parçalanmasına yol açarak yukarıda açıklanan bir sürü atom-altı-parçacığı oluşumuna neden olmuştur.
Bu olay bir insanın bedeninde de olabilir. O zaman o insanın bir geninde bir mutasyon olmuş olur ve o protein veya gen değişime uğrar. Acaba o insan bunu nasıl algılardı? Bu konuyu çok iyi düşünüp-değerlendirin.
Bilgi olgusunun gerçekten en tabandaki atom-altı-öğeler âlemine kadar yansıtılıp, onlar tarafından depolanıp-işlendiğini şöyle anlarız. Yeni bir şey gördüğümüzde, beynimizdeki hücreler arasında yeni bir bağlantı ve o nesneyi simgeleyen yeni bir protein oluşturulur. Bu yeni proteinin oluşması için önceki bileşenlerde değişikler olması gerekir. Her bileşik, bir alt-düzeydeki öğelere bağlı olarak geliştiğinden, bu değişim-dönüşümler en temeldeki atom-altı-öğelere kadar geri yansıtılır. Böylelikle çevredeki değişim-dönüşümler, bir “bilgi” olarak hücrelerimize, moleküllerimize, atomlarımıza ve kuantlarımıza aktarılır. Geri-beslemeli bu sistem böylece atom-altı-öğeler dünyasına kadar geri yansır ve her gün doğa değişen bilgilere göre yeniden yapılandırılır.
Daha ergonomik bir yere ulaşmak isteyen bir atom-altı-öğesi engeli aşmasına yetecek kadar bir enerjiyi sanal öğeler denilen bir sistemden alır. Yani kuantsal sistemde yedek enerji deposu işlevi gören sistem vardır. Yüksek enerjili kuarklar, proton, nötron gibi çekirdek öğelerinin parçalanmaları sırasında oluştuklarına göre, bu yedek enerji deposunun atom çekirdeklerinde depolanan strong-force = güçlü etkileşimden kaynaklanması beklenir.
Çok yüksek enerjili kuarklar, normal maddelere radyasyonla başka enerji öğelerinin çarpması sonucu oluşurlar. Yani doğada maddeleri oluşturan atomların içlerindeki proton-nötron gibi öğeler sabit- değişmez değiller. Tam tersine doğadaki radyasyonlarla değişip-dönüşüyorlar. Bu değişim-dönüşümlere en çok şimşekli-fırtınalı havalarda ve gama ışınları vs. gibi radyasyonlara maruz kalan varlıklarda rastlanılır. Ama bedenimizin içindeki hücrelerde de böyle etkileşimler olmaktadır.

Yani doğal sistem en ergonomik öğeler kullanılarak oluşturulmuştur. Ama bu en ergonomik bileşenli öğeler, evrensel ölçekte bir enerji dengeleme sistemi denetimi altındadırlar. Evrensel ölçekte bu enerji dengeleme sisteminin ajanları ise nötrino denilen bir nötr lepton öğesidir. Atomlar 10-13 milyar yıl önceleri doğmuşlardır. Ve o zamandan beri dünyada hayat başlamıştır, çünkü atomlar da, kuantsal sistem gibi canlıdırlar.
Bedenimizden saniyede 100 trilyon kadar nötrino geçmektedir. Bu nötrinolar hücrelerimizin içlerindeki atomları etkileyebilmekte ve şekilde gösterilen türlerde sanal enerji parçacıkları oluşumuna neden olmakta ve hücrelerimizde değişim-dönüşümlere yol açmaktadırlar.
Görüldüğü üzere kuantum âlemi birbirlerine dönüşen ve çevreleriyle etkileşime girerek hem onlarda değişim-dönüşümlere neden olurlar, hem de kendileri değişime uğrarlar. Ancak bu değişim dönüşüm öğelerinden biri, sadece yakın çevresiyle değil, galaksiler arası düzeyde etkileşimlere girer ve evrensel ölçekte bir karşılıklı etkileşim ve enerji-dengelemesi sağlarlar.
Neutrino-events = Nötrino-olayları
Şekil 72: Nötrinolar her çekirdek tepkimesinde oluşurlar.
Nötronun protona veyahut protonun nötrona dönüşmesi olaylarında (ki bunlara çekirdek reaksiyonları denir), birer elektron (veya pozitron) salınımı yanında, anti-nötrino (veya nötrino) denilen enerji öğeleri de çevreye yayılırlar.
Burada çok önemli bir nokta dikkat çeker. Madde oluşturucu iki temel öğenin (proton ve nötron) birbirlerine dönüşmesi sırasında açığa çıkan (yani çevreye yayılan öğeler, madde ve anti-madde öğelerdir:
Elektron (NORMAL MADDE) ile anti-nötrino (ANTİ-MADDE) bir tarafta
Pozitron (ANTİ-MADDE) ile nötrino (NORMAL MADDE) diğer tarafta.
Atomlar, proton ve nötronlardan oluşurlar. Nötron 2 down (d) ve 1 up (u) kuarktan, proton ise 2 (u) ve 1 (d) kuarktan oluşur.
Nötrinolar etkisiyle (d) kuark (u) kuarka dönüştürülebilir ve nötron protona dönüşmüş olur.
Yine Nötrinolar etkisiyle (u) kuark (d) kuarka dönüştürülebilir ve proton nötrona dönüşmüş olur.
Görüldüğü üzere, doğada sadece proton, nötron, elektron gibi gerçek (reel) öğeler değil, bir çok da, W+, W-, Z bozon gibi sanal öğe (virtual particle) bulunmaktadır. Sanal öğeler, saniyenin çok-çok küçük bir süresince bir reaksiyona katılırlar ve hemen sonra tekrar kaybolurlar. W+, W-öğelerinin, biri “madde” diğeri anti-maddedir. Aynı şekilde elektron madde, pozitron anti-maddedir. (Nötrino madde, anti-nötrino anti-madde.) Yani, bilgi ve olasılık hesapları yaparak doğa ve dünyamızı oluşturan kuantsal sistem, madde -anti-madde karışımı ve etkileşmesi içindedir.
İnsanlar şimdiye dek, doğadaki etkileyici-yönlendirici gücü, doğa-üstü-güç (DÜG) sistemi olarak, varlıkların dışında-üstünde bir yerde tasarlamışlar ve ona göre yaşamlarını düzenlemişlerdir. Oysaki bu DÜG İçimizdedir.
“Theory of Integrative Levels = Bütünleştirici Düzeylerinin Teorisi” ve “dinamik sistemler fiziği” bedenlerimizin hücreler tarafından yönlendirildiğini gösterir. Bu nedenle onların yapılarında-genlerinde şimdiye dek ne tür yönlendirici bilgiler biriktirilmiş olduğunu bilmemiz ŞART VE GEREKLİdir. Çocuklarımıza cin, peri, şeytan, melek, Azrail, Cebrail gibi, doğada hiçbir karşılığı bulunmayan hayal ürünleri yerine, quark, lepton, atom, molekül, hücre gibi gerçek öğeler öğreterek, atomlarımızın ve hücrelerimizin nasıl davrandıklarını bilip, hayali değil, gerçeklere uygun hedefler gösterirsek, onlar da bizleri bu doğal sisteme uygun yönlendirmeye devam edeceklerdir.
Doğadaki temel kimyasal elementler sabit-değişmez olursa, doğadaki değişim-dönüşüm sistemi işleyemez! Çünkü: Doğadaki tüm olaylar ve oluşumlar için enerji gerekir; enerji ise, kuantsal sistemdedir, yani atom-altı-öğeler dünyasındadır. Kuantlar âlemi, çevresiyle sürekli etkileşmekte ve çevredeki değişim-dönüşümlere uyarak, kendileri de değişmektedirler. Kuantlardaki bu değişim-dönüşümlerin, molekül veya daha üst-düzey varlıklara etkilerinin aktarılabilmesi atom denilen kimyasal elementlerce gerçekleşmek zorundadır. Bu nedenle, atomlar da sabit olamazlar, değişim-dönüşüm içinde olmalılar. Yani atomlar değişip-dönüşmezse, atom-altı-öğeler dünyası (kuantum-âlemi) ile moleküller-hücreler-bedenler gibi üst-sistemler arası “köprü” kapanmış olur.
Bilim dünyasındaki bu yeni gelişme, “life is nothinng but chemistry” diyen C.L. Kervran’ın (1963-1980) ne kadar haklı olduğunu ve ona Nobel ödülü verilmesini engelleyen bilim insanları ve medyanın insanlığa karşı ne kadar büyük bir suç işediklerini göstermektedir.
Bu zıtlık doğadaki enerji dağılımı dengelenmesinde rol oynayan en temel noktadır. Elektron ve pozitronun elektro-manyetik kuvvet oluşumlarında ana-aktör oldukları bilinmektedir.
Şekil 73: Bir nötrinonun bir gözlem odasında bir protona çarpması sonucu gelişen değişimler.
Şekilde (A) olarak gösterilen noktadaki bir hidrojen çekirdeğine (protona) çarpan bir nötrino’nun 3 farklı yeni öğe oluşumuna yol açtığı gözlenir.
Nötrinolar ile ilgili olan bu gözlemin önemi şu noktadadır. Nötrinolar, delip-geçtikleri varlıklarla etkileşimleri süresince çok yüksek düzeyde enerji potansiyeline ulaşabiliyorlar ve uygun bir ortamdaki bir atom çekirdeğiyle karşılaştıklarında, onu parçalayıp, güçlü-etkileşim kuvveti etkisiyle davranan quark (kuark) öğelerinden oluşan çok enerjik yeni öğeler oluşumuna yola açıyorlar. Yani çekirdek reaksiyonları gerçekleştiriyorlar.
Bizim saman-yolu galaksisinin dışındaki bir başka galakside gerçekleşen bir yıldız-patlamasında çevreye yayılan nötrinoların dünyamıza kadar gelerek, bir laboratuvardaki su moleküllerini etkilemesi olayı
1987 yılı şubat ayında, Japonyadaki nötrino- algılayıcı Kamiokande detektöründe hiç beklenmedik bir olay algılanmıştır: Şekilde görülen görüntü, detektörün bir cephesinde ortaya çıkmış ve tam 11 kez tekrarlanmıştır.
Şekilde görülen tipte bir olay yaratan nötrinoların geldiği yön araştırıldığında, bu yönün uzaydaki Büyük-Macellan-bulutu- galaksisi uzantısı olduğu saptanmıştır. Ve aynı saatlerde astronomlar, uzaydaki Büyük-Macellan-bulutu- galaksisinde büyük bir yıldız patlaması gerçekleştiğini gözlemlemişlerdir. Detektördeki görüntünün bu galaksiden gelen nötrinolardan kaynaklandığı araştırmalar sonucunda tespit edilmiştir.
Yukarıda özetlendiği üzere, nötrinolar çekirdek reaksiyonları sonucu oluşmakta ve çevreye yayılmaktadırlar. Nötrinoların çevreye yayılmalarında ise sınır yok gibidir; çünkü bir galaksideki bir yıldızın içinde gerçekleşen bir çekirdek reaksiyonu sonucu açığa çıkan bir nötrino, bir başka galaksideki bir gezegene ulaşıp, oradaki maddelerle etkileşime girebilmektedir. Yani nötrinolar evrensel düzeyde enerji-dengelenmesi yapan mucizevi öğelerdir.
Doğadaki, nötrinolar kaç farklı kökenli olabilirler?
Bizim dünyamızın yakınında gerçekleşen en fazla çekirdek reaksiyonları Güneş içinde olduğundan, dünyamızda rastlanılan nötrinoların çoğunluğu Güneş kökenlidir.
Ancak, kozmik ışınlar da, atmosferde çekirdek reaksiyonlarına yol açtıklarından, bir kısım nötrinolar atmosfer kökenlidirler.
Nötrinolar uzaydaki herhangi bir galaksideki bir yıldızdan gelebilirler.
Dünyamızın içinde (çekirdeğinde, mantosunda, litosferinde, hidrosferinde) çekirdek reaksiyonları olduğundan, bunların herhangi bir yerinden gelebilirler.
Ama tüm bunların haricinde, nötrinolar bizlerin ve çevremizdeki tüm canlıların bedenlerinde de oluşmakta ve çevreye yayılmaktadırlar.
Nötrinolar her boyuttaki varlığın içlerindeki atomlar ve atom-altı-öğelerle etkileşebilecek özelliklere sahiptirler. Bu nedenle insan dahil tüm varlıklar evrensel bir yaratıcı-oluşturucu sistemin denetimi ve yönetimi altındadırlar.