Gönlümüzün ve Ülkemizin Sümer Kraliçesi her ne kadar Muazzez İlmiye ÇIĞ olsa da, tarihteki Sümer devletinin Kraliçelerinden “Şubat” ve kraliçenin ölümü ardından yaşanan hüzünlü hikayeyi okuyun.
“Ur kenti krallarından birinin çok sevgili karısı Kraliçe Şubat ölmüş. Anlatıldığına göre çok görkemli bir ölü gömme töreni yapılmış. Ona, yaşadığı zamanki giysilerinin en güzeli giydirilmiş, başına altından yapraklarla süslü bir taç konmuş, kulaklarına upuzun altından küpeler takılmış, boynuna en değerli taşlardan oluşan bir kolye geçirilmiş. Böylece onu dört tekerlekli bir öküz arabasına yatırmışlar. Arabanın önünde sarayın çalgıcı ve şarkıcıları harp ve flütlerin eşliğinde acıklı ölüm şarkıları çalarak, söyleyerek yürüyorlarmış. Arabanın arkasında kraliçenin yardımcıları, hizmetçileri ve askerler onu izliyormuş.
Siz şimdi bana, “Ne var bunda, bir kraliçenin ölümü için bundan daha doğal bir tören olamaz” diyeceksiniz! Durun hele, sonunu bekleyin! Ur’da ölen krallar için, yerin altında birçok oda ve salondan oluşan ölü gömme
yerleri yapılmış, kraliçe de oraya konulacak. Kraliçe için de, üstü kubbeli odalardan oluşan büyük bir yer hazırlanmış. Odaya önce müzisyenler girmiş; sıra ile kraliçenin arabası, onu arkasından gelenler izlemiş. Kraliçenin yanına altın, gümü kaplar içinde birçok yiyecek ve içecek konmuş. Orada bulunanların hepsine, insanları tatlı düşler içinde yaşatan, şarapla karışık içkiler sunulmuş. Çalgılar eşliğinde söylenen acıklı ölüm
şarkıları ve içkilerin etkisiyle herkes tam kendinden geçerken kapılar kapanıvermiş, kimse bir daha dışarı çıkamamış. Onlar, eğer içkinin etkisi geçtikten sonra öldülerse, kim bilir ne acı çekmişlerdi!
Bu masal değil, tamamıyla doğru. Ur kentine gittiğimde, krallar mezarlığına götürdüler beni. Doğal olarak ben onların içine giremedim, fakat bu olay üzerinden yüzyıllar geçtiği halde hiç unutulmamış. Krallar da öldüklerinde aynı yöntemle yerlerine konulmuş. Ben bunu ilk duyduğumda o kadar fena oldum ki, sanki o diri diri gömülenler içinde ben de varmışım gibi dehşet içinde kaldım, hâlâ aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor. Bereket, bu gelenek hemen bırakılmış ve bir daha ölen ister kraliçe, ister kral olsun, kimseyi onunla canlı canlı gömmemişler.
Hep düşünüyorum, acaba bundan yüzyıllar sonra buralara giren olur mu? Giren olursa, değerli ne kadar çok eşya ve sanat eserimizi bulacaklar, değerlerini bilseler keşke!”
Ülkemizin Yaşayan efsanesi, Kraliçemiz, Bir asrı aşan ömrüne onlarca eser sığdıran, Sümeroloji alanında dünyaca tanınan bilimsel çalışmalara imza atan, Birikimlerini gelecek nesillere aktarmak için onlarca kitap yazan, Ödüller alan, “Sümer Kraliçesi” olarak anılan MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ bu yıl 108. yaşını kutluyor. Kendisine sağlıklı uzun ömürler diliyoruz.
#muazzezilmiyecig #sumerolog #kralice
