Anatomik olarak modern insanlar için en eski iskelet kalıntılarından bazılarının Etiyopya’da bulunduğu söyleniyor. Burası modern insanın ortadoğuya ve ötesine geçtiği ilk yer olarak kabul ediliyor. Dil bilimcilere göre ilk Afro-Asi dili konuşan topluluklar sonraki neolotik çağda Horn bölgesine yerleşti. Köklerini milattan önce 2000 yıla kadar süren Etiyopya hükümet sistemi, tarihinin çoğunda bir Monarşiydi. Her ne kadar milattan sonra Hristiyanlığı kabul etselerde, teslis inancına hiçbir zaman sahip olmadılar. Onlara göre hep tevhid hakim oldu. Bugün Etiyopyada halen Ortodoks tevhid kilisesi vardır.
El-Mahra bölgesi, Al-Mahra ve sırrı çözülemeyen meşhur ada Sokotra’daki mevcut sınırlarının ötesine yayılmış ve El-Mahra topraklarının doğuda Umman’a ve batıda Mukalla yakınlarındaki Kül Shihr’e doğru yayıldığı belgelenmiştir. El-Mahra’nın bulunduğu bölge modern Yemen-Umman sınır bölgelerinde güney Arabistan’a yerleşmiş olan ve Ad Kavmi adı verilen eski bir Arap kabilesinin ʿĀd krallığının oluşumuyla başladı.
İslam soybilimine göre Ya’rub, Hud’un torunu ve Yemen’de, Qataban ve Sabavi krallıklarının yöneticileri olan Himyeri Krallığı’nın kurucusudur. İncil kaynaklarına göre Eber yani Hud İsraillilerin atasıydı ve Shem’in büyük torunuydu.
Kahtan, Arabistan’ın güneyindeki Arabistan’daki kabilelerin çoğunun baş harflerinden birisidir ve Arap soyağacına göre, Araplar saftır, oysa Adnanliler Ad soyundan geliyorlar ve Arapların kimliğini ele geçiren Araplaştırılmış Araplardır. Evet, Arapların kimliğini ele geçirmiş!
Daha önceki yazıda belirttiğimiz gibi yolculuğumuz Habeşistan ve Yemen’e…
Yıllar önce tümbu mekanlar, Kuzey Etiyopya, Yeha, Megaş ve karşı kıyıları olan Tais, Sabeam, Mukah, Domar, El-Hudeyde, Maarib ve neredeyse tüm Yemen bölgesi Aksum krallığına aitti. Bütün bu bölgeyi elinde tutan hükümdarlara Tubba ünvanı veriliyordu.
Tamud’a yani Kuran’da geçen ismiyle, Semud’a yapılan en eski referans Asur Kralı 2. Sargon’un, Asurluların boyun eğdirdiği doğu ve orta Arabistan halkı arasında olduklarını söyleyen, milattan önce 715 tarihli bir yazıttır. Sakız adası, Pitolomi ve Aristonun yazılarında Tamuda olarak anılırlar. Bu yazıtı 2008’de Unesco Mada’in Saleh’i Suudi Arabistanın ilk dünya mirası alanı haline gelen bir miras alanı olarak ilan etti. Belki şaşıracaksınız ancak Tamud (Thamud) ismi bizi haritada bir yere götürüyor. Hemde antik bir yer. El Mahra ili, Yemen’in 21 ilinden birisidir. Ülkenin doğusunda bulunuyor. Mahra Sultanlığı ve halkının tarihi çok iyi belgelenen bölgelerden bir tanesi. Mahri olmayan tarihçilere göre El Mahra halkının Arap ve Müslüman dünyasında hem askeri hemde siyasi açıdan önemli bir rol oynadığı belirtiliyor. El Mahra bölgesi Al-Mahra ve sırrı çözülemeyen meşhur ada Sokotra’daki (Socotra) mecut sınırların ötesine yayılmış ve El Mahra topraklarının doğuda Umman’a ve batıda Mukalla yakınlarındaki Külsihr’e doğru yayıldığı belgelenmiştir. El Mahra’nın bulunduğu bölge modern Yemen-Umman sınır bölgelerinde, güney Arabistana yerleşmiş olan ve Ad Kavmi adı verilen eski bir arap kabilesinin, Ad krallığının oluşumuyla başladı.
Krallık eski Yunanistan ve Mısır ile bağlantıları olan tanınmış bir milletti. Krallığın tam yeri coğrafya kitabında Cladius Ptolemy tarafından tarif edilmiştir. Tarih-ül Müstesi adıyla tanınan arap denizcisi, coğrafyacı ve tarihçi ibn-el Mücavir El Mahvi halkının Ad krallığının tek soyluları olduğunu ve daha sonra Tamud krallığını kuran Tamud’un kan akrabaları olduğunu belirtiyor.
Ayrıca El-Mahra Aşireti Muhammed’in ölümünden sonra ilk Ridde yapan aşiretlerden biriydi. Muhammed zamanında sürekli baş kaldıran ve ayaklanmalar yapan Yemen bölgesindeki kabileler ve bu kabilelerden çıkan İslam tarihinin sahte peygamberler diye nitelendirdiği Müseyleme ve El Esved ka’b bin Avf el-Ansi, yani Yemenli Rahman gibi karakterlerde ilginçtir ve hepsi bu kabileden çıkmıştır.
Kral Avf, Nuh’un oğlu Şem’in büyük torunuydu. Kurana göre Tamud uygarlığı öncül adden türemiştir ve güney Arabistandan kuzey Arabistana doğru göç etmişlerdir.Tamud yada Semud medeniyeti dağlarda kullandıkları mühendislik yetenekleriyle ünlüydü.
Madain Salehi, Suudi Arabistanın ilk dünya mirası alanı haline gelen yapınında Tamudik bir yapı olduğu kabul ediliyor. Günümüze hikayeleri ulaşan peygamberler arasında arap kökenli sadece üç tane vardır. Salih, Hud ve Muhammed. Mehri halkının öncüsü mahra bin haydan bin kahtan bin Yarub adında bir adamdı. İslam soy bilimine göre Yarub, Hudun torunu ve Yemen’de Kataban ve Sabavi krallığının yöneticileri olan Hımyeri krallığının kurucusudur. İncil kaynaklarına göre Eber yani Hud, İsraillilerin atasıydı ve Şem’in büyük torunuydu.
Kahtan Arabistanın güneyindeki, arabistandaki kabilelerin çoğunun çoğunun baş harflerinden birisidir ve Arap soy ağacına göre Araplar saftır. Oysa Adnaniler Abd soyundan geliyorlar ve Arapların kimliğini ele geçiren Araplaştırılmış Araplardır. Evet Arapların kimliğini ele geçirmiş.
Kahtanlılar Hımyar ve Kahlan adlı iki alt guruba ayrılırlar ve Mehri, Kahtan, Hımyar ve Saba krallarının kan akrabalıklarını yapan Himah’ın Hımyar alt gurubunun bir parçasıdır. Abd krallığı antik çağlarda, frenkinsens ticareti için iyi bilinen bir aktarma noktasıydı. Ayrıca Abd krallığı yani Mahra sultanlığının bulunduğu bölge “Develerin Evcilleştirildiği” ilk yer olarak kabul ediliyor.
Bazı İslami olmayan yazıtlara göre Ad krallığı milattan sonra 3 ila 6. Yüzyılları arasında doğal felaketlerle tarihten silinmiştir. Ancak kuran bu krallığın tanrının emrine uymamanın sonucu olarak bir kum fırtınası tarafından yok edildiğinden söz ediyor. Ad krallığı ve Mehri kabilesinin ataları olan Semud’dan kuranda ayrıntılı biçimde bahsedilir ve sık sık Allah’a itaat etmeyenlerin sonunun Ad ve Semud gibi olacağı anlatılır. Muhammedin Yemenden gelen bir heyeti karşılarken onlara “İman Yemenlidir, hikmet Yemenlidir” şeklindeki iltifatıyla, Lokmanın Yemendeki Ad kavmine mensup olduğuna atıfta bulunduğu belirtiliyor. Lokman İslam öncesinde tüm Arap kabileleri arasında Lokman bin Ad olarak tanınıyordu. Lokman irem bağlarının sahibi Şeddad’ın erkek kardeşi olmasına rağmen, Şeddad gibi kafir olarak bilinmemesi için, Habeşli bir köle iken azad olup, yüksek mertebelere kavuştuğuna inanılan efsanevi bir kişilik olarak anlatıldı.
Bazı arap efsanelerinde ise halkını Arem selinden alıp daha kuzeye götüren kişiydi.
Etiyopyalılar, kendilerine Habeşli demez. Bu daha çok onları köle olarak görenlerin kullandığı bir kelime. El-Habaşa Arapların kullandığı bir terim. Araplar şimdiki Cibutyi, Eritre, Etiyopya ve Somaliden oloşan Horn Of Africa olarak adlandırılan tüm bölgeye El Habaşa adını takmışlardı. Bölge aynı zamanda tıbbi malzeme olarak kullanılan “Boswellia” yani Günlük ağacının da ana yurduydu.
Aksum krallığı, tarih boyunca köleliğin merkezi durumundaydı. Hala, Muka diye antik bir liman kentleri var ve dünya üzerindeki herkes, herhangi bir kahveciye gidip sipariş verdiğinde onların bu şehrinin adını telafuz ediyor. Moka, Muka yada Muha. Tanrılarının adı da Al-Mukah’dır. Bu gün bölgede hala Al-Mukah tapınakları bulunuyor. Buradaki halk tarih kayıtlarında saba halkı olarak geçer. Sabii’ler.
İbrahim’de Harran’lı bir Sabiiydi. Tekfinde İbrahimin atalarının isimleri olarak geçen isimler arkeolojik araştırmalara göre Harran’da yer isimleri olarak kullanılmıştır. Harran, Sin yani ay tapınmasının merkezi olarak görülür. Yahudiliğin başlangıç noktası olarak Sin kültüne işaret eden bazı araştırmalar. İbrahim ile ilgili birtakım anlatıların Harraniler ve Sin kültü ile ilişkilerini açığa çıkartmıştır.
Zebur Nedir?
Zebur, Arapça’da Davud’a gönderilen kitap olarak biliniyor. Yani Müslümanlara göre Zebur, Kuran’dan, İncil’den ve Tevrat’tan önce Davud’a gönderilen kitap olarak adlandırılıyor. Çünkü Zebur, Kuran’daki ayetlerde Allah’ın Davud peygambere indirdiği kitap olarak geçer.
Gerçekte Zebur nedir biliyor musunuz?
Zabur, Musnad ile birlikte eski Yemen’li bir yazı sistemidir. Bu ikisi arasındaki fark Musnad’ın tarihsel olayları belgelemesidir. Zebur yazıları ise, dini senaryolar için kullanılmış ya da eski Yemenliler arasında günlük, dini, ibadet ve dua gibi işlemler için kaydedilmiştir. Zebur yazıları Papirüs veya Palmiye yani hurma yaprağı sapları üzerine yazılır. Büyük ihtimalle daha sonraki yıllarda giz alfabesine dönüşecek olan eski Sabean alfabe sistemi, Zebur sistemi ile yazılmış Mezmurlar bölümü o dönemki Araplar tarafından Zebur olarak ve Davud’a gönderilen kutsal kitap olarak yorumlanmıştır.
Eski Aksum krallığının Marib kentinde Sebe (sabean) halkı yaşamaktadır. Kurandaki Sebe halkı, sabiler , eski yıldız tapımcıları. Hani şu meşhur Belkıs’ın kıssasında “Artık yıldızlara tapmayacağım, İsrailin tanrısına tapıcağım” diye Süleyman’a doğru yollara düşen, baharat ve bitkisel yağ tüccarı Kraliçe Belkıs’ın halkı. Bölgedeki Tais kentide bir Yahudi bölgesi olarak milattan sonra 130 yılında kurulmuştur. Güney Yemen bölgesindeki Sebe halkının en büyük tanrısının adı da Mukah’dır. Evet Mekke daha kuzeyde bir şehir olarak ilan edilene kadar aslında onların en büyük tanrısının adıydı. Bu halk Sebe kraliçesi Belkıs ve Süleymanın soyundan geldiğine inanıyor. Aslında kendi yazıtlarında Belkıs’ın adı Makeda’dır. “Kebra Nagast”ı (Wallıs Budge) okursanız bunu teyit edebilirsiniz.
Yemen bölgesi o tarihlerde tarım açısından en zengin bölgelerden biriydi. Hatta bir rivayete göre 11 çeşit üzüm yetiştiği söyleniyor. Adeta bir nevi “Cennetti”. Kimi rivayetlere göre kurmuş oldukları barajla bölgeyi tarıma en uygun hale getirdiler ve 9600 hektarlık sulanabilen bir bölge inşa ettiler. (Axum’un öncüsü D’mt Krallığıdır. Bu gün İngilizcede “Dam” baraj anlamına geliyor)
Belkide bu barajı düzgün kontrol edemedikleri için bu bahsedilen sel meydana geldi.
İslam tarihine göre Muhammed’de peygamberliğini ilan etmeden önce ticaret amacıyla defalarca Yemen’e gitmişti. Hatta dedesi olarak anlatılan Abdulmuttalib, Fil vakasında Mekke’yi fethe gelen Ebrehe’nin karşısına geçip, Ebrehenin temsil etiği kumandanla savaşmak istemediklerini söyler. Arabistandaki Mekke halkının Yemen hükümdarlarına saygısı büyüktür. Mekke’deki Kabe’nin ilk örtüsünü de bir Tubba, yani Yemen Hükümdarı sermiştir.
Bu halk İslam dinine sahabe olarak geçmiş olabilir mi? İslamı kabul edenler ve biat edenler onlar gibi olan köleler değil miydi? Habeşli Bilal gibi. Bu arada Assab hala Yemen taraflarında önemli bir bölgedir.
Bu halkın Etiyopya, Eritre bölgesindeki tanrıları da Mukah’tır. Peki nasıl oldu da Sebe halkı arabistanda sahabe ve Mukah tanrısı Mekke, Taiz’de Taif oldu? Marif kentindeki su bendinin yıkılmasıyla ve kuranda bahsedilen, Arin seliyle bi ilgisi olabilir mi?
Kaf Suresinde, “Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud kavmi de yalanlamıştı…” “Böylece benim tehdidim onların üzerin hak oldu” Duhan Suresinde ise: “onlar mı hayırlı yoksa Tubba kavmi ve onlardan öncekiler mi? Biz onları yıkıma uğrattık çünkü onlar suçlu, günahkardı.” İşte bu biçimde bu halklardan bahsedilmektedir.
Habeşistandan çıkıp daha kuzeye yerleşen halk, Hicaz bölgesi, Nebati bölgesi, Mekke bölgesi olmak üzere çeşitli bölgelere yerleştiler. Gittikleri bölgelere yeni tapınaklar inşa ettiler. Önceki kültürlerini de daha kuzeye taşıdılar. El Mukah, El Avvam ve Barran tapınaklarını. İslam tarihine baktığımızda en büyük hac merkezlerinden biri olan bölgenin Taif olduğunu görüyoruz. Oysa daha eski yazıtlarda Arabistan halkının Al Mukah ve El Avvam bölgelerine toplu hac seferleri düzenlediğini de biliyoruz.
Arap edebiyatının ünlü “ümeyye divanı”nı yazan Ümeyye Bin Ebu Salt’ında baş rahibi olduğu Taif kenti. Sakife kabilesine mensup kültürlü bir ailenin oğlu olduğu, Taifde doğup büyüdüğü ve babası ve iki oğlu Kasım ve Rebiya’nında bir şair olduğu kayıtlara geçmiştir. Yine bölgede Ebu’l Hakem külliyesi anıldığı kaydedilmiş. Ya da acaba Taiz mi demeliyiz?
Çöldeki bedeviler zamanla bu tapınakları ele geçirip tüm yönetimi ellerine almış olabilirler mi?
https://www.youtube.com/watch?v=KU_5zbQhdM8